- Oca 22, 2019
- admin
- 0
23 Haziran 1901’de Şehzadebaşı’nda doğdu. Babası Gürcü asıllı Hüseyin Fikri Efendi, annesi Nesime Bahriye Hanım’dır. İlkokulu babasının görev yaptığı farklı illerde lise öğrenimini ise Antalya’da tamamladıktan sonra yüksek öğrenim için 1918’de İstanbul’a gitti.
Yahya Kemal Beyatlı’nın etkisiyle 1919 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Burada başta Yahya Kemal olmak üzere Mehmed Fuad Köprülü, Cenab Şahabeddin, Ömer Ferit Kam, Babanzâde Ahmed Naim gibi hocaların derslerine devam etti. 1923 yılında Şeyhî’nin “Hüsrev ü Şirin” başlıklı mesnevîsi üzerine yazdığı lisans teziyle edebiyat fakültesinden mezun oldu.
1923’de Erzurum Lisesi’nde edebiyat öğretmenliğine başlayan Tanpınar, farklı yerlerde mesleğini sürdürmüştür. 1930 yılında Ahmet Kutsi Tecer ile beraber Ankara’da Görüş dergisini çıkarmaya başlamıştır. 1932 yılında Kadıköy Lisesi’ne atanması üzerine İstanbul’a dönen Tanpınar, 1933’te Sanayi-i Nefise’ye tayin edilmiştir. Tanzimat’ın 100. yıldönümü dolayısıyla 1939’da eğitim bakanı Hasan Âli Yücel’in emriyle 19. uncu Asır Türk Edebiyatı kürsüsüne, doktorası olmadığı hâlde, yeni Türk edebiyatı profesörü olarak atandı ve Tanzimat’tan sonraki Türk edebiyatının tarihini yazmakla görevlendirildi. Kitap tanıtım yazıları ve İslam Ansiklopedisi’ne maddeler yazdı.
1943-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulundu. 1948’de akademideki estetik hocalığına ve 1949’da Edebiyat Fakültesi’ndeki kürsüsüne döndü. 23 Ocak 1962 tarihinde geçirdiği kalp krizi neticesinde İstanbul’da vefat etti.
Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir çalışmasında şehir kurgusu içerisinde en çok toplumsal yapıya yönelik çalışmalar yapmıştır. Ancak Erzurum bu şehirler içerisinde çok farklı bir yer tutmaktadır. Bunda etkili olan en önemli faktör çocukluk yıllarında gelmiş olduğu bu şehirde dimağında yer tutan anıların bıraktığı tesirdir. “Büyük anneannemin masallarıyla Kerem’den, Yunus’tan okuduğu beyitlerle, bana öğretmeye çalıştığı yıldız adlarıyla muhayyilemde büyülü hatırası hala pırıl pırıl tutuşur.”